Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

To be a Feminist is to be a Vegan

Angel Flinn

“Defalarca tekrar eden zor kullanarak gebe bırakma, acı dolu doğumlar, sonu gelmeyen süt sağmalar ve ağır kayıplardan sonra ruhları teslim olur, vücutları yıpranır, sütleri ise kurur. Doğada bir ineğin daha yetişkinlik çağına gireceği bir yaşta bir süt sığırının hayatı bitmiştir. Süt “üretimi”seviyesi düşünce hem o hem de diğer “harcanmış” inekler öldürülmek üzere kamyonlara bindirilir. Bunların bazıları gebedir. Hepsi ama hepsinden süt gelmektedir hâlâ. Ölüme doğru ite kaka götürülürler, öldürüldüklere yere sütleri damlar… Bütün süt endüstrisi işleri, ki buna…

View original post 918 more words

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

Dr. Steve Best

(Dr. Steve Best’in 05 Eylül 2012 günü Roma’da Sapienza Üniversitesi’nde verdiği “Hayvan Özgürlüğü ve Ahlâkî İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi”isimli konuşmasının metin hâlidir).

Çok karanlık ve  çok rahatsız zamanlarda yaşıyoruz. Sonu gelmeyen savaşların, her yere yayılmış militarizmin tanıklarıyız, her yerde artık kontrolden çıkmış bir şirket kapitalizminin büyüdüğünü , halkların yoksullaştırıldığını görüyoruz. Önceden tanık olunmamış bir devlet baskısının tanıklarıyız, eylemlerimizin devlet tarafından izlenmesine kişisel haklarımızın ihlâl edilmesine şahit oluyoruz… Şu anda son derece tarihî bir ân yaşıyoruz. Gezegen tarihinde yaşanan 6. yokoluş krizinin tam ortasında bulunuyoruz. Son dört ya da beş tanesi doğadan kaynaklanmıştı ama bu sonuncusu tamamen insan yapımı. Son yokoluş süreci 65 milyon yıl önce yaşandı. Şu anda yaşadığımız ise biz konuşurken meydana gelmeye devam ediyor. Bizler ayrıca insanların sebep olduğu bir iklim değişikliği çağında yaşıyoruz. Bu iklim değişikliği ise artık devrilme noktasında,  yani olay ve değişikliklerin geri döndürülemeyeceği bir noktaya varmak üzereyiz. Ve ne…

View original post 3,530 more words

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

Bruce Friedrich
(Fazıl Tar’a teşekkürler)
Öncelikle çevre şartlarını ve gıda krizini düşünün: Et yemekle yığınla yemeği çöpe atmak arasında etik açıdan hiçbir fark yoktur, çünkü yediğimiz hayvanlar tükettikleri yemin ancak küçük bir parçasını et kalorisine dönüştürebiliyor – bir hayvanın bir kalorilik hayvan eti üretebilmesi için altı ila yirmi altı kalorilik yemlenmesi gerekiyor. ABD’de yetiştirdiğimiz mahsülün büyük bir kısmı hayvanlara yediriliyor -bunlar insanları beslemek ya da yaban hayatı korumak adına kullanabileceğimiz toprak ve gıdalardır- ve dünyanın her yerinde böyle, yıkıcı sonuçlarıyla beraber elbette.

View original post 849 more words

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

 Jonathan Safran FOER
(Bu alıntıyı Fazıl Tar yolladı…selamlar)
“Günümüzde okyanuslarda bulunan tonbalığı, köpekbalığı ve diğer yırtıcı balıkların sayısı elli ila yüz yıl öncekinin sadece onda biridir. Birçok biliminsanı, tüm balık türlerinin elli yıldan önce tümüyle yok olacağını öngürüyor. Buna rağmen balık tutmak, öldürmek ve daha fazla deniz hayvanını yemek için uğraşlar son sürat devam ediyor. Durum öylesine tehlikeli ki British Columbia Üniversitesi Su Ürünleri Merkezi araştırmacıları, “Su ürünü kaynaklarıyla [balık olarak da bilinir] karşılıklı ilişkimiz… soykırım içeren savaşları andırıyor,” iddiasında.

View original post 591 more words

Continue reading

Simge Şiir Edebiyat

 

KISAS-I ENBİYA-İ ŞUARA

 

Usta peygamberdi hepsi de
Ama acemi şair
İsa, Musa, Davud, Muhammed
Yine de kitapları
Yeni basımlar yapar, bütün dillere çevrilir

Biri kitapsızdır aslında
Onun yerine çömezleri yazdı İncil’i
Matta, Markos, Luka, Yuhanna
ve hepsi de başka başka şeyler anlattı
Aynı müstear adla: İsa

Musa gezgin bir şairdi
Takıp kavmini peşine dolaştı durdu
Bula bula on dize buldu yalnız, Tur’da
Geri kalanını kitabının
Kimse bilmiyor kim uydurdu

En şanssızları Davud’dur fakat
Kendi kitabında başka biri
Ki oğlu denir, şu Belkıs’ın Süleyman
Bin karılı Süleyman, yedi yüzü nikâhlı
Gölgede bıraktı bütün mezmurlarını
Tek şiirle, hem de erotik:
Neşideler Neşidesi

Muhammed Kuran’da aklına geleni söyledi
Ne konu, ne kurgu, üstelik kırk yaşında
Beceremeyince de şiiri
Şairlere sapıklık uyar, deyip
Lanetledi bütün şairleri

İsa, Musa, Davud, Muhammed
Usta peygamberdi hepsi de
Ama acemi şair
Sebep buna biraz da
Tanrı’dır tabii, o ulu acemidir.

İsmail Uyaroğlu

View original post

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

Ruby Hamad

Hayvanların içinde bulunduğu durum halk nezdinde hiçbir zaman bu kadar önem kazanmamıştı.

Hayvan refahında bazı önemli iyileştirmeler hayata geçiriliyorsa bile hayvanların bir mal olarak statüleri bu şok edici istismarlara gene de maruz kaldıkları anlamına geliyor.

View original post 746 more words

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

Fotoğraf

Mark Hawthorne

Hayvan hakları aktivizmine diş bileyenler tarafından kabul gören yaygın bir yanlış anlama var, bunu da Kanada’nın her yıl fokları katletmesini protesto ederken bana söylenen şu sözlerle en iyi şekilde ifade edebiliriz: “siz hayvan haklarını savunan insanlar neden zamanınızı insanlara yardım etmek için harcamıyorsunuz?” Bu soruda gizlenmiş (aslında bir suçlama bu) şu inançları görüyoruz:

a-     İnsan türü, diğer bütün türlerden üstündür.

b-     Hayvanların menfaatlerini artırmak için çalışanlar, insan düşmanıdır ya da en azından insanları pek umursamamaktadır.

View original post 721 more words

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

-eski bir yazı, bugün için-

Gary Smith

Bugün dünyanın her yerindeki anneleri – bizi doğuran kadınları ve bize toplumun dürüst üyeleri olmamızı öğreten kadınları onore ediyoruz. Çoğumuzun annelerimizle ve  çocukluğumuzla  ilgili güzel anıları var, saçlarımızın bizi teskin eder şekilde okşanması, hasta olup da yatakta yattığımız o zamanlar ve annelerimizin sırf bizim için pişirdiği nice yemek… hepsi aklımızda.

View original post 298 more words

Continue reading

Simge Şiir Edebiyat

 

YORGUNDUM YOKTUM…

 

Yorgundum yoktum inip çıkardım denizlerde sabahlara göre değil siz gelenedeğin
Güçsüzdüm isteksizdim kötülüklerle ölümle adamlarla güçsüzdüm savaşmaya
O kırallara benzerdim ki uyruğu dağılmış utancında acısında yenilmenin
Ülkesi basılmış atları öldürülmüş kadınları büyük özlemli çocuk yapmaya

Siz osunuz ki sizi ancak cayılmaz en yerinde sözler biçimler anlatır
İlk çağların bakır kuşakları gibi sağlam savaşlar gibi önünde durulmaz delici
Ozanların kadınlarına bulup söyledikleri o katıksız özdenlik yüzyıllardır
Tükenmiş tahtlara denizleri üfleyen ipekten aşk ölümünden kandan inci

Yıldızım benim, kaybolmuş gecelerimi sizin usta elleriniz buluyor
Kırlardan büyüyen çimenlerden çocuklardan bir gülden ayrı düşünemiyorum sizi
Dünyada bir sizin baktığınız taylar büyüyor bir sizin uyuduğunuzda sabah oluyor

Kızışmış kayalarda ısırganlarda eskitiyor çağları güneş ışıtıp ışıtıp eski denizi
Bir gün bu güzel sizden bu benden ateş kalmayınca ayak sesi kalmayınca
Size yazdığım şiirlerde duyacaklar gözlerinizi kapayıp gülümsediğinizi

Turgut Uyar

View original post

Continue reading

Hayvan Özgürlüğü Kütüphanesi

Homo sapiens tuhaf bir tür. Kendimizi evrimin en tepe noktası saymayı seviyoruz; ama bizden başka böyle düşünen yok. Evrimde UÇ NOKTALARA varmış olmak, daha doğru bir tanım olabilir. Yoldan çıkmışız. Çok çıkmışız hem de. İnsan beyni kuyruk yerine geçen zeki bir organ yalnızca.

Eğer evrimci bir bakış açısıyla bakarsak, insan beyninin farklı bir tür gigantizm (hipofiz ön lobunun fazla çalışması sonucu görülen dev yapılılık) olduğunu görebiliriz.  Eğer zihinlerimizi –duygularımızı, dürtülerimizi, düşüncelerimizi –alsak ve onlara fiziksel bir form verebilsek o zaman dinozorları cidden sıkıntı verici bir hale sokacak boyutlar ve şekiller toplamına bakıyor olurduk. Einsteinlar, ted Bundyler, Newtonlar, Hitlerler, Mozartlar, Shakespeareler, papalar, ve azizler- havsalamızı aşan bir kapsam söz konusu. Çöküş öncesi gigantizm yaşadığımızı söylemek daha mantıklı.

(yazar burada bir müzedeki dinozorlardan söz ediyor) ölüler… Kretase periyodunda,  M.Ö 70 milyon yıl önce 2 Mart saat 14:12’den beri. Burada böylesine net bir zaman belirtmemin nedeni, insanın zaman algısının ne kadar saçmalık derecesinde…

View original post 247 more words

Continue reading